ASİMİLASYON

Share Button

Toplumla ne kadar uyumlusunuz? Yaşamaktan kaçtıklarınızla yaşayamamaktan korktuklarınız aynı şeyler mi? Fırsat maliyeti neydi ödediği kendini gerçekleştiren, hayattan keyif alan, başına buyruk bireylerin? El âlem kim bilir neler neler söyledi ardından o özgür beyinlerin?

Eleştirirler… Oturdukları yerde her daim vardır sağa sola sokacak, can yakacak birkaç sözleri…  Acıtırlar… Kanatmaktan zevk alırlar kaşıyıp kaşıyıp sürekli aynı yerleri…

Üretkenlikten uzak, konforlu bir tembellik içerisinde gün tüketmekten ibaret yaşayanlardı en çok kusur bulanlar. Korunaklı, çalkantısız, sığıntı ruhları alışmıştı dinginliğine hayatın. Oysa ne de çok merak ederlerdi deli dolu yaşayanların renkli hayatlarını. Almadıkları risklerin vasatlarıydılar, çarpıp çıkamadıkları kapıların esiri, yazamadıkları kitapların cahili ve yapamadıkları her şeyin düşmanı!

Böyle böyle büyüyordu kin! Olmak istenilenle olunan kişi arasındaki mesafe açıldıkça doluyordu için için kendiyle çelişenlerin içine öfke!

Topluma ne kadar bağımlısınız? Hayalini kurduklarınızla kâbusunu gördükleriniz aynı şeyler mi? Fırsat maliyeti miydi ıskaladığınız hayatınız aidiyetinizin? Konumlandırdığınız yer doğru seçimi olmayabilirdi belki de kaderinizin.

Bir bütüne ait olamadım. Parçalandım ve her parçamı bir başka yerde bıraktım. Dağıldıkça çoğalıyor, çoğaldıkça zenginleşiyordu göçebe ruhum. Böyleydi benim yaşamaktan anladığım yara bere içinde gülümsemekle geçti ömrüm.

Travmalarımdan besleniyordum, deli gibi seviyordum düşe kalka yol almayı. Korunaklı hayatlar bana göre değildi, tat vermezdi. Dizimi kırıp bir dizin dibinde oturamadım. Böyleydi benim hayattan anladığım konargöçer yol almaktı keyif aldığım…

Travmalarınızı sevin! Gözyaşının kahkahadan sanki ne farkı var? Acı da mutluluk kadar uçucu, hayat kadar kısa, süreç yok sadece tek bir an var yaşantında…

Kaybetmekten korkmayın! Yenilginin galibiyetten sanki ne farkı var? Başarısızlık da başarı kadar uçucu, hayat kadar kısa, süreç yok sadece tek bir an var yaşantıda…

Toplumla uyumsuz bireylerin adaptasyon sorununa işaret ediyordu toplumla uyumlu bireyler. Sürü psikolojisi içinde aynı yöne, aynı anda dönüyordu bakışları ve eş zamanlıydı attıkları adımları. Baskıcı, yıkıcı, birbirine benzer, içi içini yer dışı susar hayatlardı vaat ettikleri. Adaptasyon değildi asimilasyondu aslında ha bire önümüze koyup direttikleri!

Boyun eğmedim, eğmiyorum. Keyfimin kâhyasıyım canımın istemediği şeyi yapmayı sevmiyorum.  Umursamadım, umursamıyorum. Konuşulanları duymuyorum bile, çok dinlemeyi sevmiyorum…

Yaşımın kadını olamadım. Yaş sadece sayısal bir veriydi benim için hayat ise enerjiydi tükenmiyordu coşuyordu içim…

Küfürlü bir nakarattan aldığım zevki vermiyordu hiçbir makam. Geçmemeliydi yatağımdan yirmi beşinden gün almış hiçbir adam.

Kendinizle ne kadar tutarlısınız? Hakkında atıp tuttuklarınızla yerinde olmak istedikleriniz aynı kişiler mi? Eleştirilerinizin hedefindekiler yoksa arzu edip de erişemedikleriniz mi?

Konuşurlar… Oturdukları yerde her daim vardır sağa sola sokacak, can yakacak birkaç sözleri…  Acıtırlar… Kanatmaktan zevk alırlar kaşıyıp kaşıyıp sürekli aynı yerleri…

Ayşen Gencer



Telif hakkı 2020-2023. Tüm hakları saklıdır.

Posted 21 Şubat 2021 by ayşen gencer in category "Genel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir