Eski Dost Düşman Olur mu

Share Button

İnsanların acıtan yüzleri vardır. Daha önce görmediğiniz keskin, bilenmiş, sivrilmiş yanları… Hiç beklemediğiniz anda, en yakınınızdan, en çok sevdiğinizden gelir öldürücü darbe. Düşmanınız olsa sizi bu denli yenemez. Çünkü bilirsiniz, beklersiniz, hayal kurmazsınız aranızdaki olan bitenin özel ve değerli oluşuna dair. Teyakkuzda oluşu sizi incitmez. Dövüşmeyi de bilirsiniz, yeri gelince en ağır dille sövüşmeyi de! Yaşanmışlıklar elinizi kolunuzu bağlamaz. Bir kalemde siler geçersiniz hak edeni. İçinizde yaprak oynamaz, dal kımıldamaz! “Neden, niye” diye sorgularla hüzün basmaz dört yanınızı, geceyi bölmez iç konuşmalar. Kalbe sitem, fikre fesat, dile o can yakan soru düşmez:

“Eski dost düşman olur mu?”

Yoruluyor insan! Menfaat çatışmalarında ayrı düşmekten, ortak müştereklerde buluşmalardan bunalıyor! Hesap-kitap yapmaktan, denklemlerle yaşamaktan usanıyor!

Matematiği neydi bu yaşananların? Her şey al gülüm, ver gülüm müydü? Fayda sağladığımız kadar mı sevildik? Bir adım öne geçtik diye ilk çelmeyi değer verdiklerimizden mi yedik? Neydi paylaşılamayan? Kimdi bunca yıldır dost bildiğimiz, gülüp-ağladığımız? Gün olup bir lokma ekmeği paylaştıklarımız? Sırrımızı, acımızı bölüştüklerimiz? Hep yalan mıydı? Buraya kadar mıydı gerçek olduğunu sandığımız masallar? Yarım kalan sevinçlerimiz içimizde eksilirken kimdi yüreğimizden dönmemek üzere çekip giden?

Hiçbir şey ama hiçbir şey tutamazdı oysa o gidenlerin yerini. Yerine yenileri de gelemezdi artık. Kapı duvardı kalp. Duygusal istismardı defalarca taciz eden hayatımızı, travmatizeydi artık tüm anılar. Kabuk bağladıkça yeniden kanayan yaralar gibi kupkuru ve köpük köpük olmuştu hatıralar… Tutmuyordu, tutmayacaktı bir dostun sıcaklığını hiçbir şey. Hiç kimseye içimiz öyle çağlarcasına akmayacaktı. Güvenmeyecekti, inanmayacaktı artık. Savunmasızca kendini bırakmayacaktı duygularına. Sevincini, kederini gizlemeyi öğrenecekti. Kendi suyunda seyrelecekti artık yürek, sır vermeyecekti. İçinde kalacaktı, kendine dönecekti hüzün, keder, sevinç, heyecan ve daha ne varsa hayata dair. Paranoyak bir kaygı ile sarmalanacaktı içindeki paylaşma arzusu. Koşmak isteyecektin dosta ama çakılı kalacaktın kendine ve kilitlenecekti dişlerin sıkmalardan “neden niye” diye! Düşüncelere dalacaktı geceler boyu özlemlerin. Kendinle çelişip çarpışacaktın. En büyük düşmanı olacaktın kendi kendinin. Susturacaktı sesini iç konuşmalarda hayal kırıklıkların. Gidemeyecektin, bir adım öteye geçemeyecektin! Şu an kalbinin kırıldığı, güveninin öldürüldüğü yerdeydin!

İnsanların kanatan yüzleri vardır. Daha önce hiç fark etmediğiniz gaddar, umursamaz, sadist yanları. En mutlu gününüzde en çok yanınızda olmasını istediklerinizden gelir öldürücü darbe. Sevinciniz, mutluluğunuz yarım yamalak kalır. Hiç yaşanmamış gibi uçar gider koskoca bir mazi. Kötü bir söze, kibre teslim olur iyi-güzel ne varsa. Tamir olmaz kırgınlığınız, gelip geçmez. İçinize oturur dostun beklenmeyen tepkili tavrı, karşı duruşu mutluluğunuza. “Neden, niye” diye sorgularla, hüzün basar dört yanınızı, geceyi böler iç konuşmalar. Kalbe sitem, fikre fesat, dile o can yakan soru düşer:

“Eski dost düşman olur mu?”

                                             Ayşen Gencer



Telif hakkı 2020-2023. Tüm hakları saklıdır.

Posted 27 Ağustos 2020 by ayşen gencer in category "Genel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir